Çok istemenin gücünü hafife almayın. Bazen bir şeyi çok istemek dünyadaki sihri harekete geçirebilir. Böyle olur mucizeler.
Jack de böyle bir mucizenin sonucu. Üstündeki karanlık, soğuk topraktan kurtulur kurtulmaz bu mucizeye sebep olanları aramaya başlamış. Önce başka balkabakları görmüş ama onların da topraktan çıkmasından başka kendisine benzer hiç bir yanı olmadığını hemen anlamış. Yıkık dökük, bakımsız bir evden ve bir tarlanın ortasına terkedilmiş eski bir kamyonetten başka bir şey yokmuş etrafta. Eve girip biraz dolaşmış. İhmal edilmiş, kirli ve çok hüzünlü bir evmiş burası. Çok yoğun duygular asılı kalmış havada. En çok da özlem hissetmiş. Onu her kim çok istemişse, artık burada olmadığına emin olmuş ve onları aramaya devam etmek için yola çıkmış.
Sonuda benim evime kadar geldi. Onu biraz yorgun, kararsız ve hüzünlü halde buldum. Bana hikayesini anlattı ve bu zamana kadar kendisi gibi kimseyle karşılaşmadığını, aradığı kişileri tanımadığı için nerede arayacağını bilmediğini, bundan sonra ne yapacağı ile ilgili kararsız kaldığını söyledi. Onu hemen tanıdım elbette. Ama ne kim olduğunu ne de yaşlı çiftçi ve karısının başına ne geldiğini ona anlatamazdım. İzin verirse ona Jack diye hitap etmek istediğimi, burada istediği kadar kalabileceğini söyledim. Kabul etti. Onun için çok önemliyse tıpkı kendisine benzeyen bir arkadaş örmeyi teklif ettim. Düşüneceğim dedi.
Jack henüz teklifime bir yanıt vermedi. Onu yalnız hissettirmemek için elimizden geleni yapıyoruz burada. İşe yaramış gibi görünüyor. Hala kafası karışık ve biraz da hüzünlü. O, yerine hiç kimsenin geçemeyeceği çok özel biri, bir mucize. Etrafımda olmasına çok alıştım ve tekrar yola çıkmasından biraz endişe ediyorum. Ne dersiniz, ben onu Mr. and Mrs. Prodd’dan daha çok istersem, benimle kalır mı?
Aralık 2024